2026 yılı için belirlenecek asgari ücret görüşmeleri öncesinde gözler yeniden Asgari Ücret Tespit Komisyonu’na çevrildi. Aralık ayında başlayacak pazarlık süreci öncesi hem beklentiler yükseliyor hem de endişeler artıyor. Özellikle ABD merkezli yatırım bankası Morgan Stanley’in 2025 zammını doğru tahmin etmesi, bu yılki öngörülerine olan ilgiyi artırdı.
Morgan Stanley, 2026 yılına ilişkin öngörüsünde yüzde 20 ila 25 arasında bir artış beklendiğini duyurdu. Mevcut net asgari ücret olan 22.104 TL üzerinden yapılan hesaplamalara göre, yüzde 20’lik zam 26.524 TL’ye, yüzde 25’lik zam ise 27.630 TL’ye denk geliyor. Benzer şekilde JP Morgan da yüzde 20 seviyelerinde bir artış tahmininde bulundu.
Ancak bu tahminler, çalışanlar arasında ciddi hayal kırıklığı yaratmış durumda. Birçok çalışan, açıklanan rakamların geçim şartlarına uzak olduğunu belirterek, beklentilerin çok altında kaldığını ifade ediyor.
Vatandaşların tepkileri ise sosyal medyada ve sokakta giderek daha yüksek sesle dile getiriliyor. Bir çalışan, "Ay sonunu getiremiyoruz. Kira fiyatları uçtu. Hükümet sadece sembolik zamlar veriyor, hayatımızı değil, rakamları düşünüyorlar," derken, bir diğeri ise, "Aldığımız maaş sadece hayatta kalmamıza yetiyor. Yaşamıyoruz, sadece var olmaya çalışıyoruz," sözleriyle mevcut durumu özetliyor.
Yarın (21 Ekim) yapılacak Üçlü Danışma Kurulu toplantısı öncesinde sendikalardan da sert açıklamalar geldi. TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ, mevcut temsil yapısının adaletsiz olduğunu belirterek 2026 sürecine katılmayacaklarını açıkladı. TÜRK-İŞ Başkanı Ergün Atalay, "50 yıl sabrettik, artık yokuz" derken, HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, yapısal reform yapılmadan sürecin anlamı olmadığını vurguladı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçi, işveren ve hükümetten beşer üyeyle toplam 15 kişiden oluşuyor. Kararlar oy çokluğuyla alınıyor; eşitlik durumunda ise hükümet temsilcisinin başkanlık ettiği taraf belirleyici oluyor. Sendikalar, bu dengeyi adaletsiz buldukları gerekçesiyle masadan kalktı.
Ekonomik göstergeler de çalışanların kaygılarını destekler nitelikte. TÜRK-İŞ’in Ekim 2025 verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 27.970 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 91.109 TL’ye yükseldi. BES-AR’ın araştırması ise açlık sınırını 37.287 TL olarak gösteriyor. Bu rakamlar, mevcut asgari ücretin çok üzerinde.
Uzman isimlerden İsa Karakaş, asgari ücretin en az yüzde 25 artırılarak 27-28 bin 500 TL seviyelerine çekilmesini önerirken, ASAL Araştırma’nın anketine göre halkın yüzde 50’si 30 bin TL altı bir asgari ücreti yetersiz buluyor.
Öte yandan hükümet, tek zam politikasında ısrarcı görünürken, sendikalar ara zam ve vergi indirimi taleplerini sürdürüyor. 2026 yılına ilişkin zam oranı yalnızca asgari ücretlileri değil, emeklileri, kamu çalışanlarını ve özel sektörü de doğrudan etkileyecek.
Aralık ayında başlayacak resmi görüşmeler, milyonlarca çalışan için yalnızca maaş artışı değil, aynı zamanda yaşam standartlarının yeniden belirlenmesi anlamına geliyor. Ekonomik yavaşlamanın derinleştiği bir dönemde, alınacak kararlar hem çalışma barışını hem de piyasa dengesini ciddi şekilde etkileyebilir.
Çalışanların ortak talebi ise net: "Aç kalmayalım, insanca yaşayalım."