Yeni gün doğarken, Zainab uyandı. Uyandığında, ilk hissettiği şey Yuşa’nın sessiz adımlarının evi terk ettiğiydi. Kapı hafifçe kapanmış, ardından kulübenin içi yine sessizliğe bürünmüştü. Gözleri görmüyordu ama kalbi, Yuşa’nın o sabah farklı bir hüzün taşıdığını biliyordu. Belki de dün gece söylediklerinin onu incittiğini, geride bir iz bıraktığını...
Ellerini battaniyenin kenarında gezdirdi. Dokunduğu her şey tanıdıktı ama bir şeyler değişmişti artık. İçinde, alıştığı suskunluğu yırtmaya çalışan bir ses vardı. İnancın ve kalbinin sesi.
Zainab yavaşça ayağa kalktı. Bastonunu eline aldı ve dışarı çıktı. Nemli toprak ayaklarının altında serin, havadaysa bir ağırlık vardı. Kuşlar bile daha temkinli ötüyor gibiydi.
Yuşa nehir kenarına gitmişti. Her zaman gittiği yere. Zainab bu defa kendi başına oraya gitmeye karar verdi. Ayakları, Yuşa’nın ona zamanla öğrettiği adımları hatırlıyordu. Sayıları, dönüşleri, ağaçların arasındaki sessizliği.
Ve sonunda sesini duydu. Yuşa, taşların üzerine oturmuş, kendi kendine mırıldanıyordu.
Zainab yaklaşırken, adımlarını fark etti. “Zeynep?” dedi, başını çevirmeden.
Zainab durdu. Bir süre hiçbir şey söylemedi. Sadece onun yanında, taşların üzerine oturdu. Sessizlik ikisini sardı; ama bu, rahatsız edici bir sessizlik değil, birbirini anlayan iki ruhun suskunluğuydu.
"Bir şey söylemek istiyorum," dedi Zainab, sesi su gibi yumuşak ama içi dolu. "Gözlerim görmüyor, bunu biliyorsun. Ama hayatım boyunca ilk defa biri bana, görmeyen gözlerimin arkasındaki gerçek beni göstermeye çalıştı. Sen..."
Durdu. Nefes aldı.
"Sen beni ilk defa biriymişim gibi hissettirdin. Hiçbir zaman ‘o şey’ demedin. Benim adımı söyledin. Bana hikâyeler anlattın, doğayı betimledin, sessizliğimi dinledin."
Yuşa başını eğdi. Gözlerinde yaş vardı ama Zainab bunu göremedi. Yine de hissetti.
"Belki beni almak için parayı kabul ettin. Belki o ilk adımı atman için bir neden gerekiyordu. Ama kalman... kalman başka bir şeydi. Ve ben bunu hissediyorum."
Elini uzattı. Gözleri karanlıktı ama kalbi, Yuşa’nın elini sımsıkı tuttuğunu görür gibi oldu.
"İnsan geçmişinden kaçamaz," dedi Zainab. "Ama biz geçmişten birlikte geçebiliriz. Eğer hâlâ istiyorsan… bu hayatı birlikte örmeye devam edebiliriz."
Yuşa'nın sesi kırılmıştı:
"İstiyorum. Her şeyimle."
Zainab gülümsedi. O an gözleri değil ama yüreğiyle görebildi. Bu adamı, bu sevgiyi, bu yeni başlangıcı.