Naci Görür, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ve Diyarbakır Mermerciler ve Madenciler Derneği (DİMAD) doğrulusunda "Depreme Dirençli Kentler Diyarbakır" çalıştayına katıldı. Görür burada yaptığı bildirimde ilin iki büyük deprem tehdidiyle karşı karşıya bulunduğu uyarısını yaptı. Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO), Dicle Üniversitesi, Doğu Güneydoğu Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED), Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) ve Diyarbakır Mermerciler ve Madenciler Derneği (DİMAD) doğrulusunda "Depreme Dirençli Kentler Diyarbakır" çalıştayı düzenlendi. Rezan eyaletinde bir otelde oluşturulan çalıştayın açılış konuşmasını JMO Diyarbakır Şube Başkanı Dicle Barç yaptı. Naci Görür'ün çalıştayda yaptığı açıklamalar şu şekilde: “Deprem oldu mu, olacak mı, orada mı olacak, olursa nasıl olur?” gibi soruların bundan sonra miadını doldurduğunu dile getiren Görür, “Bugün olmazsa yarın deprem olacaktır. Güneydoğu'da 50 binden çok insanımızı bu depremde kaybettik. Bu ülke bir deprem ülkesidir. Alp-Himalaya dağ kuşağının gereği olan bir kUşak üstünde bulunuyoruz. Ülkemizin her metrekaresi ciddi deprem üretecek noktadadır. Herhangi bir gün sabah uyandığımızda 7 büyüklüğünde bir depremin rastgele bir yerde bulunduğunu, binlerce insanın hasar gördügünü duyabilirsiniz, bu sürpriz olmaz. 13 milyon yıl evvelce başlamış olan bu depremin devam edeceğini düşünecek olursak amacıyla sürenin peşindeyiz. Hangi partiye oy verirseniz verin, deprem politika üstüdür. Biz göçüklerden insanları şu partilidir diye çıkarmıyoruz. Hangi parti size gelirse ki gelecek, ulus olarak Diyarbakır'ı depreme dirençli istiyoruz demeliyiz. Varsa bu tür bir planın gel, yoksa bana yaklaşma demeliyiz. Depremi durdurmak olası değil. Durduramayacağız diye zarar mı görelim? O durumda Diyarbakır’ı dirençli duruma getirmeliyiz" ifadelerini kullandı. DİYARBAKIR'I BEKLEYEN İKİ DEPREM TEHDİDİ Kentin iki deprem tehdidi ile karşı karşıya bulunduğunu ve birinin kuzeyde Bedlîs Zagros diye tanımladığımız bindirme kuşağında bulunduğunu, buranında yüksek dağlık bölge olarak Adıyaman’dan Hakkari’nin Cilo Dağları’na kadar uzandığını söyledi. Diğerinin de Doğu Anadolu fay hattının bulunduğunu dile getiren Görür, “Bu ikisi de levha sınırlarıdır. Levha sınırları deprem üretirler. Dünya da depremin sebebi de levha sınırlarıdır. Bu depremler sebebiyle levhalarda kendi içlerinde kırılır, levha içerisinde deprem meydana getirirler” dedi. Kentte deprem yapan ve tehdit oluşturanın Bitlis- Zagros sitürü ve Doğu Anadolu fay hattı bulunduğunu dile getiren Görür, belirli bir uzaklıkta bulunduğu amacıyla bu depremlerin çok ciddi afet yaratmayacağını söyledi. Görür, “Bu depremler Diyarbakır'ı kuşkusuz etkiler. Ama zemin etüdü ve yapı stokunu doğru düzgün yaparsak büyük bir faciaya amacıyla olmaz. Diyarbakır'da 5 bin bina zarar gördü denildi. Yapı stoku ve zemin etüdünü doğru düzgün yapmamışsanız, yeterli malzeme kullanmamışsanız, mühendislik hizmeti vermemişseniz, yap-satçı müteahhitlere evleri vermişseniz bu kadar zarar tabi ki olur” diye konuştu. "KOMŞUNUN DEPREMİNİ HİSSEDECEKSİNİZ" Kentin jeopolitik konumu sebebiyle büyük depremlere ideal olmadığını ifade eden Görür, “Diyarbakır'ın jeolojisini şu şekilde incelersek; genellikle sizin zemininiz bazalt olmasından dayanıklı. Bunlar en geç olanlarını söylüyorum. Kimi yerlerde evleriniz bazalt üstünde olur. Kimi yerlerde alüvyon üstünde olur. Bu bazaltların üstünde ev yaptığınızda, dayanıklı da yaparsanız binayı yıkmaz, insanlar zarar görmez. İnşaata göre zemin etüt yaparsanız, kaliteli, doğru dürüst bina yaparsanız buradaki komşunun depremi diye bu şehir hisseder. Diyarbakır'ın kendisi tehdit bölümünde bulunmuyor. Komşunun depremini hissedeceksiniz, bu amaçla tedbir alınmalı” şeklinde konuştu. Kentleri depreme dirençli dönüştürmek amacıyla olanaklara gereksinim bulunduğunu ve bunun içerisinde yapı fonu oluşturma önerisinde tespit edilen Görür, gene deprem amacıyla mikro bölgeleme çalışmasının yapılması gerektiğine işaret etti. Görür, “Mikro bölgelemeyi Diyarbakır yapsa, belli kilometrelere gömülecek, misaller alınacak, zemin etütleri yapılacak, şunlar incelenecek, jeofizik çalışmalar yapılacak. En büyük yer sürati belirlenecek, tüm şunlar haritalanacak. Yeraltı jeolojisi yapılacak. Deprem nerelerde sönümleniyor, nerelerde daha çok artıyor onlar belirlenecek. Depremin en çok beklendiği yer neresi onlar meydana çıkar. Öyle haritalar yaparsanız nerede ne yapılacağını sen bilirsin. Kentin idaresi de mikro bölge bilgilerine göre yapılmak mecburiyetinde olacak” dedi.
