Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi (AYM) tarafından verilen hak ihlali kararlarının ardından yeni bir hukuki süreç başladı. Demirtaş’ın avukatları, 24 Eylül tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’ne başvurarak tahliye talebinde bulundu. Başvuruda, ulusal ve uluslararası mahkeme kararlarına atıfta bulunuldu.
Başvurunun temel dayanağı, AİHM’in Demirtaş hakkında verdiği ikinci ihlal kararı ile AYM’nin benzer yöndeki değerlendirmeleri oldu. AİHM kararlarına ilişkin Türkiye’nin başvuru süresi ise 8 Ekim'de sona eriyor. Avukatlar, bu sürecin de tahliye kararını etkileyebileceğini belirtiyor.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilgili dairesinin, tahliye talebiyle ilgili değerlendirmesini önümüzdeki hafta tamamlaması ve kararını açıklaması bekleniyor. Hukuk çevrelerinde bu karar, yalnızca Demirtaş’ın durumu açısından değil, yargı bağımsızlığı ve Avrupa ile ilişkiler bağlamında da önem taşıyor.
Demirtaş’a verilen cezalara dayanak olan Kobani davasında, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi gerekçeli kararını yaklaşık 13 ay sonra tamamlamıştı. 30 bin sayfalık dosyaya karşılık, Demirtaş’ın avukatları 400 sayfalık bir savunma hazırlayarak itirazlarını sunmuştu.
Tahliye süreciyle ilgili siyasi arenada da dikkat çeken gelişmeler yaşanıyor. MHP Genel Başkan Yardımcısı ve partinin hukukçu ismi Feti Yıldız, AİHM kararlarının Türkiye açısından bağlayıcı olduğunu ifade ederek, "Anayasa'nın 90. maddesi ortada duruyor, bazı adımların atılması gerekebilir" açıklamasında bulundu. Bu çıkış, MHP'nin konuya yaklaşımı açısından "yeşil ışık" olarak yorumlandı.
Tahliye başvurusunun, Meclis’te yargı paketinin tartışıldığı bir döneme denk gelmesi dikkat çekerken; af talepleri ve çözüm süreci benzeri iddialar kamuoyunda tartışma yaratmaya devam ediyor. Özellikle Kobani davası ve cezaevindeki siyasi isimlerin durumu, önümüzdeki dönemde yargı-siyaset ilişkilerinde belirleyici başlıklardan biri olacak gibi görünüyor.
Haber: Özel / Ankara