Meclis’ten geride bıraktığımız yeni planlama ile kıymetli arsa ve arazilerin, alt gelir kümelerinın elinden alınıp buralara inşa edilecek projelerin varlıklılere ve yabancılara satılmasına imkân sağlandığı belirtiliyor. Kentsel dönüşüme yönelik planlamaler sahibi olan 7471 Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek meşruaştı. TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, Kentsel Dönüşüm Yasası ile ilgili açıklama yaptı.21 maddelik Kanunun afet riski altında teşhis edilen bölgelerde şehirsel dönüşüm çalışmalarını süratlandırmak hedefiyle hazırlandığının ifade edildiği vurgulanan bildirimde; “Bununla beraber Kanunun 6. Maddesi ile tekrar tariflenen "rezerv yapı kısmı" mülk hakkının gasp edileceği yolunda, kamuoyunda endişelere yol açmıştır” denildi. “KENT YOKSULLARININ YERLERİNDEN EDİLMELERİNİN YOLU AÇILDI” Kanunda rezerv yapı kısmının, yeni yerleşim kısmı olarak kullanılmak üzere teşhis edilen alanlar olarak tanımlandığına vurgu oluşturulan bildirimde şu şekilde denildi; “Yürürlükteki yasada ‘yeni yerleşim kısmı’ ibaresi, artık üstünde yerleşim yeri bulunmaması şartı varken yeni planlamayle beraber bu ibare metinden çıkarılarak bu mecburilik kaldırılmıştır. Bazı meşru proseslerde tanımın halihazırda yerleşim kısmı olan yerleri içermediği gerekçesiyle, yerleşim bölgelerinde yer alan parsellerin de rezerv yapı kısmı olarak belirlenebilmesi sağlanmıştır. Bu yönüyle deprem riskli binalarda oturanların emniyetli konutlara taşınacağı üstünden meşruiyet sağlansa da bu planlama bilhassa şehir merkezlerinde teşhis edilen kıymetli arsa ve arazilerin rezerv yapı kısmı olarak ilan edilmesi neticesi alt, alt-orta gelir kümelerinın, şehir yoksullarının bölgelerinden edilmelerine yol açacağından ve onlar amacıyla inşa edildiği öne sürülen projelerin üst gelir kümeleri ve varlıklı yabancılarca doldurulacağından deprem karşısında sınıfsal bir ayrımcılık oluşacağı endişesini taşımaktayız.” “MÜLKİYET HAKININ GASPINA KARŞI HAK ARAMA YOLLARI KISITLANDI” Anayasa ile teminat altına alınan mülkiyet hakkının gaspı karşısında hak aramanın yollarının daraltıldığı ve kısıtlandığının altı çizilen bildirimde; “Ayrıca mahalli yönetimlerin yetkileri tamamıyla ortadan kaldırılırken Kentsel Dönüşüm Başkanlığına sınırsız özel yetkiler verilmektedir. Uygulama sırasında "Rezerv Yapı Alanı" belirlenmesi yapılırken bu teşhis yetkisi sınırlı olarak kullanılmalıdır. Zira söz hususu teşhis riskli yapı ve alanların yerinde dönüşümü söz hususu olmadığında gündeme gelmelidir” denildi. “ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANLIĞINA SONSUZ İDARİ İŞLEM YETKİSİ VERİLDİ” Yasa ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına sayısız idari prosedür yetkisi verildiğine işaret edilen bildirimde şu ifadelere yer verildi; “Yasa`da öngörülen hedefler kapsamında kullanılmak üzere, riskli alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapılarda ikamet edenlerin nakledileceği rezerv konut ve işyerleri, riskli alanlarda ve bu alanlar dışındaki riskli yapılarda ikamet etmeyen şahıslara satışı uygulanabilecek her türlü yapı ile gelir ve hasılat getirecek her türlü program gerçekleşebileceği ve bu alanların yeni yerleşim kısmı olarak kullanılabileceği düzenlenmiştir. Ülkemizde şehirsel dönüşüm programlarının geçmişini hatırlatmanın mühim olduğunu ifade etmek gerekir. Kentsel dönüşüm hususu, 2011 Van Depremlerinin sonrasında "Afet Riskli Altındaki Alanların Dönüştürülmesi" ile ilgili yasa ile münakaşa hususu olmaya başlamıştır. Nitekim Van Depremlerinin oluşturduğu duyarlılık maniple edilerek gündeme getirilen ve 2012 Mayıs ayında Meclis Genel Kurulundan geride bıraktığımız "Kentsel Dönüşüm Uygulamaları" rastgele bir veri ya da envanter işlevini gerçekleştirmesine dayanmaksızın 5 Ekim 2012de 33 ilde aynı anda 150 kamu binasının yıkımları ile başlatılmıştır. Yıkımların neye göre belirlendiği hususu ile ilgili tanınan tek şey, devresinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Haziran ayında riskli alan ve riskli yapıların teşhis çalışmalarının başlatılması amacıyla 81 il Valiliği ve Belediyeye bir genelge göndererek talimat vermiş olmasıdır. Valilik ya da belediyelerin nasıl bir çalışma yaptığı, yıkımların hangi plan, veri ve önceliğe dayanılarak gerçekleştirildiği belirsiz kalmıştır. Aynı Yasa, yapı denetimden muaf tutulan TOKİye rezerv alanlarının belirlenmesi gibi mühim bir yetki daha vermiş, proses bütün şehirlerde lüzumlu zemin etüt çalışmaları tamamlanmaksızın inşaatlara başlayan TOKİ`nin insafına terk edilmiştir.” “RANT DEĞERİ YÜKSEK BÖLGELERDE KENTSEL DÖNÜŞÜM HIZ KAZANDI” Aradan geride bıraktığımız 11 yıldan sonra şehirsel dönüşüm programlarına bakıldığında, asıl amacın depreme yönelik hazırlık olmadığı, rant sayısal değeri yüksek bölgelerde şehirsel dönüşümün sürat kazandığının açıkça gördüğünüz belirti edilen bildirimde; “Rant çevrelerinin gözünü diktiği bölgelerde yaşam sürdüren mülk sahiplerinin haklarını hukuk yolu ile koruma çabaları bu proseste bir engel olarak görülmüştür. Gelgelelim son çıkarılan yasayla beraber bu engel de ortadan kaldırılarak, gerek görülürse kolluk marifetiyle vatandaşların mülklerine el konulmasının önü açılmıştır. Artık hak sahiplerinin yarıdan bir fazlasının onay vermesi halinde bina, Kentsel Dönüşüm statüsüne alınacak, dönüşüme giren yapılar amacıyla borçlanan ya da tapusuna haciz konan vatandaşlar borcunu ödeyemez hale düştüğünde mülkiyet hakkını tamamıyla kaybedebilecek, konutta yalnızca oturma hakkına sahip olacaktır."..kaynak:kamusonhaber.com.tr